Skolyoz kelimesi eski yunan dilinden köken almaktadır. Skolyozu incelediğimiz sırt bölgesinde azalmış kifoz (kamburluk), bel bölgesinde azalmış lordoz açıları ile karşılaşmaktayız. Bunun yanı sıra omurlar birbiri üzerinde yana doğru eğilme ve rotasyon yapma eğilimindedirler. Bu değişikliklerin sonucunda, vücut kendi orta hattını korumak amacı ile birbirini dengeleyen zıt yönlü eğrilikler oluşturmaktadır.
Skolyoz, omurganın herhangi bir bölümünü etkileyebilir, ancak en sık olarak göğüs ve sırt bölgelerinde görülür. Bu durum, omurganın ön-arka düzlemdeki normal düzlemini bozan bir yanal eğrilikle karakterizedir. Skolyoz, genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar, ancak erişkinlerde de görülebilir.
Skolyozun nedenleri tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik faktörler, kas ve bağ dokusu sorunları, sinir sistemi hastalıkları veya kas zayıflığı gibi etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca, bazı skolyoz vakalarının altta yatan bir hastalığın belirtisi olduğu bilinmektedir, örneğin nöromüsküler hastalıklar veya doğuştan kalça displazisi gibi durumlar.
Skolyozun belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye değişebilir. Hafif vakalarda, belirgin semptomlar olmayabilir ve skolyozun saptanması genellikle bir muayene sırasında fark edilir. Ancak ilerleyen vakalarda, omurgadaki eğrilik daha belirgin hale gelebilir, omuz ve kalça asimetrisi, omurga üzerinde çıkıntılar veya kabarcıklar gibi görülebilir belirtiler ortaya çıkabilir.
Skolyozun en yaygın belirtileri vücutta oluşan asimetridir. Bu belirtiler şunlardır:
Skolyozun diğer belirtileri ise aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir;
Skolyoz toplumda genellikle %2 ila 4 oranında görülür. Skolyoz, genellikle ergenlik çağında fark edilir. Kız çocuklarında skolyoz görülme sıklığı erkek çocuklarına göre daha fazladır.
Skolyoz, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren bir durumdur. Tedavi sürecinde, ortopedistler, fizyoterapistler işbirliği yapar. Tedavi planı genellikle hastanın yaşına, eğrilik derecesine, büyüme potansiyeline ve semptomlara bağlı olarak kişiye özgü olarak belirlenir.
Sırt Bölgesi Manuel Terapi Uygulaması
Skolyozun tedavisi, eğrilik derecesine, yaşa, hastanın genel sağlık durumuna ve semptomlara bağlı olarak değişir. Hafif vakalarda, düzenli takip ve egzersiz programları yeterli olabilir. Ancak daha şiddetli vakalarda, ortez (korse) kullanımı, fizyoterapi veya cerrahi müdahale gibi tedavi seçenekleri düşünülebilir.
Skolyozun erken teşhisi ve tedavisi önemlidir. Erken müdahale, eğrilik derecesinin ilerlemesini engelleyebilir veya yavaşlatabilir. Ayrıca, skolyozun psikososyal etkileri göz önüne alınmalı ve hastaların desteklenmesi önemlidir. Skolyozla yaşayan bireylerin fiziksel aktivitelere devam etmesi, duruş alışkanlıklarına dikkat etmeleri ve doktorun önerilerini takip etmeleri, skolyozun yönetiminde önemli adımlardır.
Cerrahi tedavi, eğrilik derecesi ilerlemiş veya semptomları ciddi düzeyde etkileyen vakalarda tercih edilebilir. Ameliyat sırasında, omurganın düzeltilmesi ve stabilize edilmesi için metal implantlar kullanılabilir.
Ortezler (korseler), omurganın doğru hizalanmasını ve düzelmesini sağlamak için kullanılan harici destekleyici cihazlardır. Korseler, genellikle ergenlik dönemindeki hızlı büyüme sırasında eğrilik ilerlemesini durdurmak veya yavaşlatmak amacıyla kullanılır. Korse tedavisi, düzenli takip ve korsenin uygun bir şekilde kullanılması gerektiren bir süreçtir.
Fizik tedavi, skolyoz tedavisinde önemli bir rol oynayan bir yaklaşımdır. Fizik tedavi, skolyozlu hastaların duruşunu, kas dengesini, hareketliliğini ve fonksiyonunu iyileştirmeye yönelik terapi yöntemlerini içerir.
Fizik tedavi, skolyoz tedavisinde bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Fiziyoterapistler, hastaların durumunu değerlendirir, eğrilik derecesini ve semptomları gözlemleyerek tedavi planını oluştururlar. Tedavi süreci boyunca düzenli kontroller ve değerlendirmeler yapılarak ilerleme takip edilir ve gerekirse tedavi planı güncellenir.
Fizik tedavi, skolyozun ilerlemesini kontrol altına almak, duruşu düzeltmek, ağrıyı hafifletmek ve fonksiyonel kapasiteyi artırmak için önemli bir destekleyici tedavi yöntemidir. Fizik tedavinin etkinliği, hastanın düzenli olarak tedaviye katılımı ve terapi planına uyumuyla artırılabilir. İşte fizik tedavinin skolyoz tedavisindeki rolü ve uygulanan yöntemler:
Schroth tedavisi, skolyozun non-operatif (cerrahi olmayan) tedavisi için geliştirilmiş bir egzersiz tabanlı terapi programıdır. Bu tedavi yöntemi, skolyozun postürünü düzeltmeyi, omurga hareketliliğini artırmayı ve kas dengesini iyileştirmeyi hedefler.
Schroth tedavisinde, hastanın duruşu ve hareketleri özel olarak değerlendirilir. Terapist, hastaya özel egzersiz programları, postür eğitimi ve nefes teknikleri uygular. Bu tedavi programının ana hedefleri şunlardır:
Schroth tedavisi, skolyoz tedavisinde uzmanlaşmış ve eğitim almış fizyoterapistler tarafından uygulanmalıdır. Tedavi süreci, hastanın skolyozunun özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilir. Fizyoterapist, hastayı tedavi süreci boyunca düzenli olarak takip eder ve tedavi programını günceller.
Schroth tedavisi, skolyozun ilerlemesini durdurmak, duruşu düzeltmek, semptomları azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için etkili bir seçenek olabilir. Ancak tedavinin etkinliği hastanın düzenli katılımı ve tedavi planına uyumuyla doğrudan ilişkilidir.
SEAS (Scientific Exercise Approach to Scoliosis) tedavisi, skolyozun non-operatif (cerrahi olmayan) tedavisinde kullanılan bir egzersiz tabanlı terapi programıdır. Bu tedavi yöntemi, skolyozun postürünü düzeltmeyi, omurga hareketliliğini artırmayı ve kas dengesini iyileştirmeyi hedefler.
SEAS tedavisi, skolyozun üç boyutlu doğasını dikkate alır ve omurga eğriliği üzerindeki kasların çalışmasını yeniden düzenlemeyi amaçlar. Bu tedavi yaklaşımı, skolyozlu hastalarda duruş bozukluklarını düzeltmek, omurga hareketliliğini artırmak ve postürel kontrolü geliştirmek için özel olarak tasarlanmış egzersizler içerir.
SEAS tedavisi, hastanın duruşunu, hareketlerini ve kas dengesini değerlendiren bir fizyoterapist tarafından uygulanır. Tedavi programı, hastanın skolyozunun özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilir. SEAS tedavisinin ana hedefleri şunlardır:
SEAS tedavisi, skolyoz tedavisinde uzmanlaşmış ve eğitim almış fizyoterapistler tarafından uygulanmalıdır. Tedavi süreci, düzenli takipler ve bireyselleştirilmiş egzersiz programları içerir. Hastalar, tedavi programını düzenli olarak takip etmeli ve fizyoterapistin önerdiği egzersizleri doğru bir şekilde yapmalıdır.
SEAS tedavisi, skolyozun ilerlemesini kontrol etmek, duruşu düzeltmek, semptomları azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için etkili bir seçenek olabilir. Ancak tedavinin etkinliği hastanın düzenli katılımı ve tedavi planına uyumuyla doğrudan ilişkilidir.